13) Rağbet (Sevap Umarak Yönelmek) ve Rahbet (Azabından Korkmak):
Doğrusu onlar hayır işlerinde yarışırlar, korkarak ve umarak bize dua ederlerdi. (Enbiya: 21/90)
Ayetteki Korkarak ve umarak bize yalvarıyorlardı sözünden maksat; Allahın azabından korkarak ve Allahın rahmetini umarak Allaha yalvarıyorlardı demektir.
Bu ayet gösteriyor ki, ummak, korkmak, gönülden saygı duymak ibadetlerdendir. Kim bunlardan birini Allahtan başkasına yaparsa müşriktir. [52]
Rağbet: Sevilen bir şeye kavuşmayı sevmektir. (Arzu duymak).
Rahbet ise kendisinden korkulan şeyden kaçma sonucunu veren korku demektir. O halde bu beraberinde amel bulunan bir korku çeşididir.
Huşu ise yüce Allahın kevnî ve şerî hükümlerine teslim olacak şekilde, Onun azameti önünde zillet duymak ve eğilmektir.
Zikredilen bu ayet-i kerimede yüce Allah halis kullarını Allaha rağbet duyarak ve Ona huşu ile birlikte rahbet ile (korku duyarak) dua etmekle nitelendirmektedir. Burada dua hem ibadet anlamıyla duayı, hem de Allahtan dilekte bulunmak manasına duayı kapsamaktadır. O halde bu seçkin kullar yüce Allahtan nezdinde bulunanları umarak ve Onun mükâfatını isteyerek dua etmekle birlikte, Onun cezasından ve günahlarının sonuçlarından korkarak da dua etmektedirler.
Mümin bir kimsenin yüce Allaha korku ile ümit arasında koşması icab eder. İtaat halinde ümidin daha baskın gelmesi gerekir ki itaate karşı bir gayreti olsun ve kabulü ümit edilsin. Bir masiyet işleyecek olursa korku baskın gelmeli ki o masiyetten kaçıp cezasından kurtulabilsin.
Bir ilim adamı şöyle demektedir: Hastalık halinde umut tarafı ağır basar, sağlık halinde de korku tarafı ağır basar. Çünkü hastanın kalbi kırıktır, ruhu zayıflamıştır. Beki de eceli yakınlaşmıştır ve ölecektir. İşte o bu haliyle yüce Allah hakkında güzel zan beslemelidir. Sağlık halinde ise uzun süre hayatta kalmayı ümit etmektedir ve çalışabilecek, amelde bulunabilecek haldedir. Bu hali onu azgınlığa ve serkeşliğe itebilir. Bu durumda böyle bir halden kurtulabilmek için korku tarafı ağır basmalıdır.
Bir görüşe göre de korku ve ümit aynı şekilde birbirine eşit olmalıdır ki ümit Allahın mekrinden kişiyi emniyete düşürmesin, korku da Allahın rahmetinden ümit kestirmesin. Çünkü her ikisi de çirkindir ve kişiyi helake götürür. [53]
Ayetteki Korkarak ve umarak bize yalvarıyorlardı sözünden maksat; Allahın azabından korkarak ve Allahın rahmetini umarak Allaha yalvarıyorlardı demektir.
Bu ayet gösteriyor ki, ummak, korkmak, gönülden saygı duymak ibadetlerdendir. Kim bunlardan birini Allahtan başkasına yaparsa müşriktir. [52]
Rağbet: Sevilen bir şeye kavuşmayı sevmektir. (Arzu duymak).
Rahbet ise kendisinden korkulan şeyden kaçma sonucunu veren korku demektir. O halde bu beraberinde amel bulunan bir korku çeşididir.
Huşu ise yüce Allahın kevnî ve şerî hükümlerine teslim olacak şekilde, Onun azameti önünde zillet duymak ve eğilmektir.
Zikredilen bu ayet-i kerimede yüce Allah halis kullarını Allaha rağbet duyarak ve Ona huşu ile birlikte rahbet ile (korku duyarak) dua etmekle nitelendirmektedir. Burada dua hem ibadet anlamıyla duayı, hem de Allahtan dilekte bulunmak manasına duayı kapsamaktadır. O halde bu seçkin kullar yüce Allahtan nezdinde bulunanları umarak ve Onun mükâfatını isteyerek dua etmekle birlikte, Onun cezasından ve günahlarının sonuçlarından korkarak da dua etmektedirler.
Mümin bir kimsenin yüce Allaha korku ile ümit arasında koşması icab eder. İtaat halinde ümidin daha baskın gelmesi gerekir ki itaate karşı bir gayreti olsun ve kabulü ümit edilsin. Bir masiyet işleyecek olursa korku baskın gelmeli ki o masiyetten kaçıp cezasından kurtulabilsin.
Bir ilim adamı şöyle demektedir: Hastalık halinde umut tarafı ağır basar, sağlık halinde de korku tarafı ağır basar. Çünkü hastanın kalbi kırıktır, ruhu zayıflamıştır. Beki de eceli yakınlaşmıştır ve ölecektir. İşte o bu haliyle yüce Allah hakkında güzel zan beslemelidir. Sağlık halinde ise uzun süre hayatta kalmayı ümit etmektedir ve çalışabilecek, amelde bulunabilecek haldedir. Bu hali onu azgınlığa ve serkeşliğe itebilir. Bu durumda böyle bir halden kurtulabilmek için korku tarafı ağır basmalıdır.
Bir görüşe göre de korku ve ümit aynı şekilde birbirine eşit olmalıdır ki ümit Allahın mekrinden kişiyi emniyete düşürmesin, korku da Allahın rahmetinden ümit kestirmesin. Çünkü her ikisi de çirkindir ve kişiyi helake götürür. [53]
İBÂDET
- İ
- İbâdet kelimesi, "abede" fiilinin masdarı olup "itaat etmek, boyun eğmek, tevâzu göstermek, bağlanmak ve hizmet etmek" anlamlarına gelir. İbâdet k
- Kur'an'da İbâdet:
- İbadet
- 1- Kulluk ve itaat anlamında
- 2- İtaat anlamında
- 3- Kulluk anlamında
- İbâdetle ilgili Bazı Âyetler:
- İbadet Kimin Hakkıdır?
- İbadetin Dereceleri:
- İnsanın Yaratılış Gayesi:
- Allah'ın Kulları Üzerindeki, Kulların da Allah Üzerindeki Hakları:
- İbadet Çeşitleri:
- 1) Dua:
- Dua Çeşitleri:
- a) İbadet Duası
- b) Dilek Duası
- 2) İstiâne (Yardım Dilemek):
- İstiane Çeşitleri:
- a)
- c)
- d)
- e)
- 3) İstiğase (Medet Beklemek):
- İstiğase Çeşitleri:
- a)
- b)
- c)
- d)