İmanın Temel İlkeleri

İmanın temel ilkelerini Kur'ân-ı Kerim'den öğreniyoruz. Allah Teâlâ kendi­sini, kendi sıfatlarıyla, güzel isimleriyle ve harika eserle­riyle bize ta­nıtmıştır.



Alimler, iman konularının herkes tarafından kolayca anlaşılabil­mesi için belli sistemler geliştirmiş ve metodolojik sıralamlarla bu ko­nuları açık­lamaya ça­lışmışlardır. Hiç kuşkusuz bunu, gerek Kur'ân-ı Kerim'den, ge­rekse Hz. Peygamber (sav)'in hadislerinden ilham alarak yapmışlardır.



Ancak seleflerimizin hepsi de bu yolu seçmemiştir. Nitekim bu de­ğerli şahsi­yetlerden Ebu Cafer et-Tahâvi ile Ömer Nesefi merhumların yazdıkları gâyet kısa akâid metinlerinde örneğin imanın başlıca altı şartı bulunduğuna ilişkin bir kayıt yoktur. Bu demektir ki aslında Kur'ân-ı Kerim'in haber verdiği bü­tün gerçeklere -herhangi bir sınır getirmeden- iman etmek gere­kir. Bununla birlikte taşıdıkları önem ba­kımından: (Allah, melekler, kitap­lar, peygamber­ler, âhiret günü, kaza ve kader) ol­mak üzere altı konuyu “İmanın Temel İlkeleri” olarak açıklamakta yarar vardır. Çünkü zâten ka­der hariç, diğer iman gerçek­leri Kur'ân-ı Kerim'de de bir arada zikredilmiş­lerdir. Bunu göz önünde bulunduran son devrin âlimleri böyle bir metod izlemişlerdir. Aslında Kurânî gerçeklerin hepsi birbirine bağlıdır ve hepsi birden bir bütünlük oluş­turmaktadır. Binaenaleyh bu altı temel kurala ina­nan insan aynı zamanda Kur'ân-ı Kerim'in tümüne inanmış sayılır. Şu halde İki ci­handa kurtuluşu­muzu borçlu olduğumuz bu altı temel gerçeğin altı­sına birden inanmakla an­cak iman oluşur. Burada çok ciddi bir ifadeyle belirtmek gerekir ki bunlardan değil bir tanesini, herhangi birinin bir ayrın­tısını bile inkâr etmek hepsini bir­den yok saymakla eş değerdedir![505]