Firavun'un İbret Verici Sonu
Firavun, bu bölümün başından itibaren anlatıldığı gibi yeryüzündeki enaniyetli insan örneklerinin en önde gelenlerinden ve büyüklerinden biridir. Azgınlıkta onun da önünden giden varlık ise şeytandır. Nitekim Firavun da kılavuzu olan şeytan gibi yaptıklarının sonucunu görülmemiş bir aşağılanma ile almıştır. Üstelik bu öylesine bir aşağılanmadır ki sadece kendi nesline karşı küçük düşmemiş, Allah onu kıyamete kadar tüm insanlık için bir ibret vesilesi kılmıştır. Kuranda Firavunun ibret verici sonu şu şekilde bildirilir:
Biz, İsrailoğullarını denizden geçirdik; Firavun ve askerleri azgınlıkla ve düşmanlıkla peşlerine düştü. Sular onu boğacak düzeye erişince (Firavun): "İsrailoğullarının kendisine inandığı (ilahtan) başka ilah olmadığına inandım ve ben de müslümanlardanım" dedi. Şimdi, öyle mi? Oysa sen önceleri isyan etmiştin ve bozgunculuk çıkaranlardandın. Bugün ise, senden sonrakilere bir ayet (tarihi bir belge, ibret) olman için seni yalnızca bedeninle kurtaracağız (herkese cesedini göstereceğiz). Gerçekten insanlardan çoğu, bizim ayetlerimizden habersizdirler. (Yunus Suresi, 90-92)
Tam ölüm anında hiçbir kurtuluş yolunun olmadığını ve ölümden kaçamayacağını anlayan Firavun tevbe etmiş ancak bu gerçek bir tevbe olmadığı için kendisine fayda vermemiştir. O, Allahı ve elçisini tanıyabilecekken, kendisine gerçekler tebliğ edildiği ve mucizeler de gösterildiği halde büyüklenmiş ve diretmiştir. Böbürlenmesi ve üstünlük iddiası onu bu noktaya getirmiş, kendisine karşı büyüklendiği Allaha son anda tevbe etmesi de fayda vermemiştir.
Burada bir noktaya dikkat etmek gerekir. Firavunun inkarının temel nedeni, enaniyetidir. İman etmek için gerekli olan delilleri görmediği ya da anlamadığı için değil, iman etmek gururuna ağır geldiği için inkarda diretmiştir. Örneğin büyücülerinin Hz. Musanın üstünlüğünü ve doğruluğunu kabul ederek Allaha iman etmeleri, onun için büyük bir delildi. Hz. Musanın mucizeleri de çok büyük birer delil hükmündeydi. Normal bir mantık, bunları gören bir insanın iman etmesini gerektirirdi.
Firavun ise normal mantıkla düşünemiyordu, çünkü gururu aklını örtmüştü. Büyücüler iman ettiğinde, "burada gerçekten bir olağanüstülük var" diye düşünmedi. Onu etkileyen tek şey, büyücülerin kendisinden izin almadan böyle bir şey yapmış olmalarıydı. Hür bir akılla değil, gururunun verdiği psikolojik baskıyla düşünüyordu ve bu nedenle ölüm ona gelip de gururu kırılana kadar inkar etti.
Firavunun inkarına neden olan bu durum, aslında her inkarcı için de geçerlidir. İnkarlarının temeli, yeterli delil görmeyişleri değil, gururları nedeniyle kendilerine yaptıkları baskıdır. Nitekim Kuranda bu insanlar şöyle bildirilmektedirler:
Ayetlerimiz onlara, gözler önünde sergilenmiş olarak gelince dediler ki: "Bu, apaçık olan bir büyüdür." Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak. (Neml Suresi, 13-14) [92]
Biz, İsrailoğullarını denizden geçirdik; Firavun ve askerleri azgınlıkla ve düşmanlıkla peşlerine düştü. Sular onu boğacak düzeye erişince (Firavun): "İsrailoğullarının kendisine inandığı (ilahtan) başka ilah olmadığına inandım ve ben de müslümanlardanım" dedi. Şimdi, öyle mi? Oysa sen önceleri isyan etmiştin ve bozgunculuk çıkaranlardandın. Bugün ise, senden sonrakilere bir ayet (tarihi bir belge, ibret) olman için seni yalnızca bedeninle kurtaracağız (herkese cesedini göstereceğiz). Gerçekten insanlardan çoğu, bizim ayetlerimizden habersizdirler. (Yunus Suresi, 90-92)
Tam ölüm anında hiçbir kurtuluş yolunun olmadığını ve ölümden kaçamayacağını anlayan Firavun tevbe etmiş ancak bu gerçek bir tevbe olmadığı için kendisine fayda vermemiştir. O, Allahı ve elçisini tanıyabilecekken, kendisine gerçekler tebliğ edildiği ve mucizeler de gösterildiği halde büyüklenmiş ve diretmiştir. Böbürlenmesi ve üstünlük iddiası onu bu noktaya getirmiş, kendisine karşı büyüklendiği Allaha son anda tevbe etmesi de fayda vermemiştir.
Burada bir noktaya dikkat etmek gerekir. Firavunun inkarının temel nedeni, enaniyetidir. İman etmek için gerekli olan delilleri görmediği ya da anlamadığı için değil, iman etmek gururuna ağır geldiği için inkarda diretmiştir. Örneğin büyücülerinin Hz. Musanın üstünlüğünü ve doğruluğunu kabul ederek Allaha iman etmeleri, onun için büyük bir delildi. Hz. Musanın mucizeleri de çok büyük birer delil hükmündeydi. Normal bir mantık, bunları gören bir insanın iman etmesini gerektirirdi.
Firavun ise normal mantıkla düşünemiyordu, çünkü gururu aklını örtmüştü. Büyücüler iman ettiğinde, "burada gerçekten bir olağanüstülük var" diye düşünmedi. Onu etkileyen tek şey, büyücülerin kendisinden izin almadan böyle bir şey yapmış olmalarıydı. Hür bir akılla değil, gururunun verdiği psikolojik baskıyla düşünüyordu ve bu nedenle ölüm ona gelip de gururu kırılana kadar inkar etti.
Firavunun inkarına neden olan bu durum, aslında her inkarcı için de geçerlidir. İnkarlarının temeli, yeterli delil görmeyişleri değil, gururları nedeniyle kendilerine yaptıkları baskıdır. Nitekim Kuranda bu insanlar şöyle bildirilmektedirler:
Ayetlerimiz onlara, gözler önünde sergilenmiş olarak gelince dediler ki: "Bu, apaçık olan bir büyüdür." Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak. (Neml Suresi, 13-14) [92]
s1 harfi
- 1) İnsanın Kendisini/Hevâsını (Basit Arzu ve Şehvetlerini) Tanrılaştırması:
- 2) Şirk-i Teb'iz:
- Allah'ın Elçilerine İtaat Ederler
- Bâtıla İman:
- c- Gayr-i Müslimlerin Tapınaklarına İbâdet Kasdıyla Gitmek:
- Enaniyetin Sebepleri
- Halkı Saptırmak İçin Çaba Harcamaları
- Hz. Peygamber Ve Şiir
- İbrâhim / İçimdeki Putları Devir / Elindeki Baltayla / Kırılan Putların Yerine / Yenilerini Koyan Kim?
- Kur'an-ı Kerim'e Göre Şirk Koşan İnsanın Ruhsal Yapısı
- Mürtede Karşı Tavır:
- Sevgi, Hürmet ve Bağlılık Yönüyle Şirk. Bir İnsanı veya Nesneyi, İdeolojiyi Aşırı Şekilde Severek Putlaştırmak:
- Şamanizm'de Bazı Görüşler ve Âdetler
- ŞEHVET
- ŞEREFE
- ŞEYHÜLİSLÂM
- Şuf'a Hakkını Kullanma Şekli:
- Şuf'a'nın Sebebi:
- ŞÜPHE
- Zorluğa ve Zamana Karşı Dayanıksız Olmaları
- 2) Ataların Yolunu Körü Körüne Tâkip Etmek, Gelenekleri, Örf ve Âdetleri Yüceltmek, Irkçılık:
- 3) Şirk-i Takrib:
- Allah'tan Başkasının da Gaybî Yollarla Fayda ve Zarar Verebileceğine İnanmak:
- d- İbâdet Kasdıyla Herhangi Bir Şahsa Secde Etmek:
- Güç ve Zenginlik
- Hatalarında Direnmezler
- Hevânın Putlaştırılması
- Kur'ân-ı Kerim, Müşrik Anne Ve Babaların, Mümin Çocuklarına Ne Diyor:
- Mallarından Rahatlıkla İnfak Edememeleri
- ŞÂFİÎ MEZHEBİ