Haman

Haman, Kuran’dan anladığımız kadarı ile Firavun’un yanında olan bir kişi, muhtemelen bir tür "ikinci adam"dır. O da Firavun gibi enaniyetli ve azgın olduğundan onunla aynı safta yer almış ve Firavun’un destekçisi olmuştur. Hz. Musa peygamberlik görevi ile kavmine geldiğinde Haman da Firavun ile birlikte onu yalanlamıştır:



Andolsun, biz Musa’yı ayetlerimizle ve apaçık bir delille gönderdik; Firavun’a, Haman’a ve Karun’a. Ama onlar: (Bu,) Yalan söyleyen bir büyücüdür" dediler. Böylece, o, katımızdan kendilerine bir hak ile geldiği zaman, dediler ki: "Onunla birlikte iman edenlerin erkek çocuklarını öldürün; kadınlarını ise sağ bırakın." Ancak kafirlerin hileli-düzeni boşa çıkmakta olandan başkası değildir. (Mümin Suresi, 23-25)



Firavun Allah’a karşı azgın ve çirkin bir tavır sergilerken, Haman da her zaman onun yanında yer almış ve ona destek olmuştur. Hatta Firavun’un en çarpık mantık örgülerini o da paylaşmış ve kendisinden istediği herşeyi yerine getirmiştir. Ayetlerde Firavun’un (Allah’ı tenzih ederiz) Allah’ı görmek için Haman’dan kendisini göğe yükseltecek bir kule yapmasını istediğinden bahsedilmektedir:



Firavun dedi ki: "Ey önde gelenler sizin için benden başka bir ilah olduğunu bilmiyorum. Ey Haman çamurun üstünde bir ateş yak da bana yüksekçe bir kule inşa et belki Musa’nın ilahına çıkarım çünkü gerçekten ben onu yalancılardan sanıyorum." (Kasas Suresi, 38)



Ancak Allah’ı ve elçisini kibirinden dolayı tanımak istemeyen Haman’ın sonu da yoluna uyduğu kişilerle -şeytan ve Firavun- aynı olmuş; Allah onu da Firavun gibi helak ederek büyüklenmesinin kaçınılmaz sonucunu tattırmıştır:



Karun’u, Firavun’u ve Haman’ı da (yıkıma uğrattık). Andolsun, Musa onlara apaçık delillerle gelmişti, ancak yeryüzünde büyüklendiler. Oysa onlar (azabtan kurtulup) geçecek değillerdi. İşte biz, onların her birini kendi günahıyla yakalayıverdik. Böylece onlardan kiminin üstüne taş fırtınası gönderdik, kimini şiddetli bir çığlık sarıverdi, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de suda boğduk. Allah onlara zulmedici değildi, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı. (Ankebut Suresi, 39-40) [95]