Şiir Kelimesinin Anlam Sahası
'Şiir', sözlükte, hissedilen şey anlamına gelir.
'Şiir' kelimesinin aslı olan 'şuur', bir şeyi anlamak, kavramak, fark etmektir.
Şiir, anlaşılan, farkedilen şeylerin ifadesi, dakîk (ince ve sanatlı) ilmin adıdır.
Kavram olarak şiir, sözlerin ölçülü ve birbirine uygun bir şekilde bir mârifet (bilme-tanıma) olarak ortaya konulma sanatıdır.
Şiiri yazan veya irticâlen söyleyen şâir, söz ustasıdır. O, hissettiğini söze (veya yazıya) ölçülü bir şekilde dökebilen bir sanatkârdır.
İslâmdan önceki Arap tolumunda şâirler, ince anlayışlı, kavrayışlı, söz ustası kimselerdi. Onlar aynı zamanda, varlığın ötesinden haber getiren ve insanüstü güçlerle ilgisi olduğu var sayılan sanatçılardı. Her zaman toplumun önünde olurlardı. Kendi kabileleri arasında seçkin ve özel yerleri vardı. Bunun sebebi onların yalnızca söz ustası olmaları değildi. Bunun yanında onlar toplum tarafından bir çeşit kâhin (gaybden haber veren) olarak tanınıyorlardı. Şâir, sözleri süsler, onları etkili bir hale getirir ve insanlara sunardı. O, zaman zaman bir savaş kışkırtıcısı, kimi zaman abartıcı, kimi zaman da gizliliklerden getirdiği sanatlı sözlerle halkı etkileyen söz cambazı idi.
'Şiir' kelimesinin aslı olan 'şuur', bir şeyi anlamak, kavramak, fark etmektir.
Şiir, anlaşılan, farkedilen şeylerin ifadesi, dakîk (ince ve sanatlı) ilmin adıdır.
Kavram olarak şiir, sözlerin ölçülü ve birbirine uygun bir şekilde bir mârifet (bilme-tanıma) olarak ortaya konulma sanatıdır.
Şiiri yazan veya irticâlen söyleyen şâir, söz ustasıdır. O, hissettiğini söze (veya yazıya) ölçülü bir şekilde dökebilen bir sanatkârdır.
İslâmdan önceki Arap tolumunda şâirler, ince anlayışlı, kavrayışlı, söz ustası kimselerdi. Onlar aynı zamanda, varlığın ötesinden haber getiren ve insanüstü güçlerle ilgisi olduğu var sayılan sanatçılardı. Her zaman toplumun önünde olurlardı. Kendi kabileleri arasında seçkin ve özel yerleri vardı. Bunun sebebi onların yalnızca söz ustası olmaları değildi. Bunun yanında onlar toplum tarafından bir çeşit kâhin (gaybden haber veren) olarak tanınıyorlardı. Şâir, sözleri süsler, onları etkili bir hale getirir ve insanlara sunardı. O, zaman zaman bir savaş kışkırtıcısı, kimi zaman abartıcı, kimi zaman da gizliliklerden getirdiği sanatlı sözlerle halkı etkileyen söz cambazı idi.
s1 harfi
- 1) İnsanın Kendisini/Hevâsını (Basit Arzu ve Şehvetlerini) Tanrılaştırması:
- 2) Şirk-i Teb'iz:
- Allah'ın Elçilerine İtaat Ederler
- Bâtıla İman:
- c- Gayr-i Müslimlerin Tapınaklarına İbâdet Kasdıyla Gitmek:
- Enaniyetin Sebepleri
- Halkı Saptırmak İçin Çaba Harcamaları
- Hz. Peygamber Ve Şiir
- İbrâhim / İçimdeki Putları Devir / Elindeki Baltayla / Kırılan Putların Yerine / Yenilerini Koyan Kim?
- Kur'an-ı Kerim'e Göre Şirk Koşan İnsanın Ruhsal Yapısı
- Mürtede Karşı Tavır:
- Sevgi, Hürmet ve Bağlılık Yönüyle Şirk. Bir İnsanı veya Nesneyi, İdeolojiyi Aşırı Şekilde Severek Putlaştırmak:
- Şamanizm'de Bazı Görüşler ve Âdetler
- ŞEHVET
- ŞEREFE
- ŞEYHÜLİSLÂM
- Şuf'a Hakkını Kullanma Şekli:
- Şuf'a'nın Sebebi:
- ŞÜPHE
- Zorluğa ve Zamana Karşı Dayanıksız Olmaları
- 2) Ataların Yolunu Körü Körüne Tâkip Etmek, Gelenekleri, Örf ve Âdetleri Yüceltmek, Irkçılık:
- 3) Şirk-i Takrib:
- Allah'tan Başkasının da Gaybî Yollarla Fayda ve Zarar Verebileceğine İnanmak:
- d- İbâdet Kasdıyla Herhangi Bir Şahsa Secde Etmek:
- Güç ve Zenginlik
- Hatalarında Direnmezler
- Hevânın Putlaştırılması
- Kur'ân-ı Kerim, Müşrik Anne Ve Babaların, Mümin Çocuklarına Ne Diyor:
- Mallarından Rahatlıkla İnfak Edememeleri
- ŞÂFİÎ MEZHEBİ