Hurâfe

Dinde olmadığı halde dindenmiş gibi uydurulup anlatılan hikâye ve rivâyetlere verilen ad. Bu çeşit rivayetler ve hikâyeler tümüyle uydurma, hatta bir kısmı saçma sapan olduğu halde, tarih boyunca Islâm’a mal edilmiş, dinî bir kılıfla sunulmuşturlar. Hurâfe, aslında bir kişinin adıdır. Hurâfe adındaki bu kişi, aslı astarı olmayan hikâyeler anlatırmış. Dolaysıyla, Hurâfe’nin anlattıkları, Hurâfe’nin uydurdukları, Hurâfe’nin kullandığı deyimler zamanla, bu tür bütün uydurma rivâyetlerin ortak adı olmuştur.



Hurâfeler, dilden dile veya kitaplarla anlatılan rivâyetlerdir.  Bunların sağlam bir  asılları yoktur yani uydurma şeylerdir. Ancak dinî bir motifle, dine mal edilerek anlatılır. İşin önemli olan yanı da burasıdır. Hurâfeler yalnızca hikâyeden ibâret olsa, üzerinde durulmaz. Hikâye her yerde her zaman anlatılabilir, yazılabilir. Ancak bunlara uydurma ve yanlış oldukları halde Islâmî bir kılıf giydirilirse, o zaman iş değişir. Çünkü bu tür rivâyetler müslümanların saf inancına zarar vermektedir. Müslümanlar arasında dolaşan yanlış unsurların bir kısmı, yahudi ve hırıstiyan kaynaklarından aktarılmışlardır. Bunlara ‘israiliyyat’ denilir. Bir kısmı, dinden olmadığı halde din’e sonradan sokulan bid’atlerdir. Ki bunlar, uydurma oldukları halde, çok önemli dinî ibâdetler gibi algılanır ve yapılır. Bir kısmı, halk arasına yerleşmiş bâtıl, yani yanlış, İslâm dışı inançlardır. Hurâfeler, İslâm gerçekleriyle bağdaşmayan bâtıl inanışlar, uydurma  hikâyeler ve çarpık davranışlardır.



Hurâfeler, bir taraftan müslümanların inançlarına zarar verirken bir taraftan da başkalarının, yeni yetişen nesillerin İslâm hakkında yanlış fikre sahip olmalarına sebep olur. Hurâfelerle örülmüş bir din, günümüzün gerçeklerinin çoğuyla bağdaşmaz. Halbuki İslâm, kâinattaki kevnî gerçeklerle uyuştuğu gibi, her çağın ve her ülkenin insanına hitap etmektedir. Günümüzde birçok felsefî, siyasî ve iktisadî düşünceler, birçok tavır ve anlayışlar birer bilimsel gerçek, birer değişmez inanç ilkeleri gibi sunulmaktadır. Halbuki bunların çoğu ya kişilerin kendi görüşleri, ya da zamanla modası geçecek şeylerdir. Bunların pek çoğu müslümanların saf inancını bozacak özelliktedir. Bunlara ‘modern hurâfeler’ dememiz mümkündür.[158]



Cifircilik ve ebcedcilik gibi, “on dokuzculuk”, bilimcilik/bilimselcilik gibi doğrulukları tartışabilecek hususların din gibi veya dinin kesin ve bağlayıcı yorumu olarak kabulü de bu kabildendir.



Müslümanlar, hangi adla ve hangi kılıfla sunulursa sunulsun, her türlü hurâfeye  karşı dikkat etmek zorundadırlar.