Beyanın Anlam Sahası:

‘Beyan’, bir şeyin zihinsel olarak açıklanma ve tanımlanma araçlarını gösterir. Bu hem düşünme, hem de konuşma için geçerlidir. Bir şeyi veya bir düşünceyi anlaşılır hale getirmek, başka şeylerden farklı olduklarını ortaya koymak yeteneği hem yazı, hem de konuşmayı kapsar. Bu anlamda  ‘beyan’, açık ve anlaşılır, berrak ve net bir şekilde düşünme ve konuşmadır denilebilir.



‘Beyan’ aslında bir kaç manaya gelmektedir. 



Bunlar;  birleştirme (vasl), ayırma, ayırdetme (fasl), netlik, tebliğ ve ikna etme gücü, insanı diğer varlıklardan ayıran anlama yeteneğidir.



Beyan’ın taşıdığı bu anlamlara bakarak onun insana verilmiş bir ni’met olduğunu söyleyebiliriz. Allah (cc)  insanı  yarattı ve ona beyanı ögretti.[76] Böylece onu diğer canlılardan üstün kıldı. Allah’ın ni’metlerinin başında ‘din’ nimeti gelir. Rahman Sûresinde insana Kur’an’ın öğretildiği, arkasından insanın yaratıldığı ve ona ‘beyan’ın da öğretildiği anlatılıyor. İlk insan Âdem (as) e ‘esma- eşyanın isimleri’nin öğretilmesi aslında ona beyan yeteneğinin verilmesidir denilebilir. Bir şeyi zihinde net bir şekilde açıklama, yani onu yeterince düşünme, sonra onu konuşma ve yazıyla açıklama, izah etme beyan’dır. Eşyanın isimlerini tanıyan insan, onları beyan yeteneği ile söyleyebiliyor, tanımlayabiliyor.



Kur’an, ‘beyan’ kelimesini üç yerde birbirine yakın anlamlarda kullanmaktadır.



“Bu (Kur’an), insanlar için  bir beyan korkup-sakınanlar için de bir hidayet ve öğüttür.” (Âli Ímran: 3/138)



Burada ‘beyan’; bir ilan, dolambaçsız bir açıklama, her türlü karışıklıktan uzak bir tebliğ anlamındadır. Kıyamet: 75/19. âyette ise ‘açıklama, izah etme anlamında, Rahman: 55/4. âyetinde de ‘açık ve anlaşılır bir şekilde düşünme ve konuşma’ anlamında geçmektedir.



‘Beyan’, insanın kendi maksadını açıklaması anlamına geldiği gibi, bazı tefsircilere göre, hayır ile şer olan şeylerin arasındaki farkın açıklanmasıdır. Ínsana öğretilen Kur’an hem açık ve anlaşılırdır, hem de hayır ve şerrin, hak ve batılın ne olduğunu gösteren, hidayet ve dalalet (sapıklık) yollarının neler olduğunu bildiren apaçık delillere sahiptir. Kur’an, bu yönden açık, idrak edilebilir ve her bir âyeti delilli ve sağlam kanıtlıdır. O’na inananlar hakk ile batılın, hayır ile şerr’in arasındaki farkı düşünüp anlayabilir. Zaten Kur’an bunu ‘beyan’ etmektedir.



‘Beyan’ aynı zamanda insanın açık ve anlaşılır bir şekilde düşünme ve konuşma yeteneğidir. Düşünmenin ve konuşmanın yazı ile ifadesi de ‘beyan’ın kapsamı içerisindedir. Ínsanla hayvanlar arasındaki önemli farklardan birinin de düşünme, konuşma ve ifade edebilme yeteneği olduğu bilinen bir şeydir. Bu insan için bir üstünlüktür. Bu yetenek elbette yalnızca konuşma değildir. Konuşmanın arkasındaki akıl, idrak, şuur, anlayış gibi yetenekler de söz konusudur.



Öyleyse insana düşen bu ‘beyan’ etme yeteneğini iyi kullanarak, hakk ile batıl, doğru ile yanlış, hayır ile şerr arasındaki farkı; Allah’ın beyanı olan, apaçık (mübin) Kur’an âyetleriyle anlamak ve ortaya koymaktır. [76]